PiTBuLLs
  BULL TERRİER
 

Bull Terrier Tarihi

   
Bull terrier, 19. yüzyılda İngiltere’de sözde döğüş sporu çılgınlığı süresince çok popüler olan bulldog-terrier çaprazlamalarından elde edilen birkaç kendine has köpek ırkından birincisidir. Bull Terrier, Staffordshire Bull Terrier, Amerikan Staffordshire Terrier ve Boston Terrier ile ortak atayı paylaşmaktadır. Bulldog’ların gücü ve döğüşkenliği ile terrierlerin zekası, çevikliği ve ateşliliği o dönemlerde bull-ve-terrier denen sadece döğüşteki yetenekleri göz önüne alınan ve oldukça değişken görünümlü köpeklerin ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Endüstrileşme dönemlerinin hemen başlangıcında kadın ve çocukların bile çok güç koşullar altında 18 saatten fazla çalışmak zorunda kaldıkları bu dönem, köpek döğüşleri gibi bir eğlence anlayışının vahşiliğinin kabul görüşünü açıklayabilir. Fakir ve öfkeli halkın deşarj olması için uzun süre hükümet tarafından görmezden gelinerek bir araç olarak kullanılan bu aktivitelerin korkunç sahneleri ancak 1835 yılına kadar yaşatılabilmiştir. O dönemlerin dövüş köpekleri bu tarihten sonra yepyeni bir kimlikle medeni dünyanın parçası olma yolunu tutmuşlardır.

Irkın doğuşu, zengin Viktoryen toplumu içinde orta sınıfın show ve ev köpeklerine artan ilgisinin bir sonucudur. Böylece yükselmeye başlayan orta sınıf kendilerine statü ve prestij kazandıracak yepyeni bir alanda kendilerini gösterme fırsatı bulmuştur. O güne dek birkaç aristokratik köpeğin dışında avcılık, sürü güdümü ve koruma gibi görev amaçlı üretilen köpeklerin yanında bull-ve- terrier 'lere de ilk defa 1835’de İngiliz Parlamentosu’nun köpek döğüşlerini yasaklaması ile aile köpeği olma fırsatı doğmuştur. Yine bu dönemlerde hemen her köpek ırkı için özel kulüpler kurularak bu çok özel ilgi alanında organizasyon sağlanmaya başlanmıştır.

İlk Bull Terrierler kesinlikle modern versiyonlarından daha farklıydı.

 

 

 Bu taleplere cevap olarak Birmingham’lı bir köpek tüccarı olan James Hinks, o dönemlerin dövüşken bull-ve-terrier’lerinden yepyeni bir köpek üretti ve adını Bull Terrier koydu. Bu amaçla şu an nesli tükenmiş Eski Beyaz İngiliz Terrier, Bulldog, Dalmaçya ve çeşitli terrier çaprazlamalarını kullanmıştır. Bazıları İspanyol Pointeri, Greyhound ve Fox Terrierin de kullanıldığına inanmaktadır. Baş yapısını geliştirmek için Borzoi ve Kısa Tüylü Collie'den faydalanıldığına dair kanıtlar da vardır. Elde edilen rafine görünümlü köpek, dövüş yeteneği tartışılır diğer ırkların geliştirilmesinde kullanılması nedeniyle amaçlandığı gibi dövüş ringlerinde başarılı olmasa da İngiliz aristokrasisinin aranan köpeklerinden birine dönüştü. Bu köpek melez görünümlü bull-ve-terrier’lerden ayrılarak kısa sürede safkan ırklar arasında yerini aldı ve İngiliz Bull Terrier Kulübü 1835’de kuruldu. James Hinks daha ilk günlerden köpeklerini yarışmalara sokmayı ihmal etmediğinden bull terrier başından itibaren aranan bir show köpeği olarak görüldü.

Daha sonra İngiltere’nin Stafforshire bölgesinde üretimleri devam eden eski tip bull-ve-terrierler, İngiliz Stafforshire Terrier olarak ancak 1935 yılında İngiliz Kennel Club tarafından kabul görmüştür.

Kısaca Bull Terrier, eski bulldog ve terrier melezi bull-ve-terrier’ler gibi döğüş köpeği olmaktan çok, bu yeteneklerinden hiç bir şey kaybetmemesine rağmen Birmingham’lı James Hinks tarafından gerçek bir show ve aile köpeği olarak üretilmiştir. Son 164 yıldır bull terrier üretiminin tek amacı insana eşlik eden bir ırka sahip olmaktır.

Günümüzün bull terrierlerinde bulldog kanı kendini daha fazla göstermektedir.

 

Kafa

Oval kafa biçimi belki de ırkın en kendine has özelliğidir. İlk köpekler düz ve uzun bir kafaya sahiptiler. O dönemler en fazla dikkat çeken özellikleri neredeyse şimdiki Fox terrielere benzer bir şekilde iki göz arasında hiç bir eğim olmadan alnın buruna kadar düz inmesiydi. İlk eğimli kafaya sahip köpeği üreten kişi Harry Monk'tur. Modern bull terrier kafasının oluşturulmasında kullanılan köpeğin ismi ise Bloomsbury Charlwood'dur. Aniden oval kafa büyük ilgi görerek gitgide daha da abartılarak bu günlere gelmiştir. Bu kafanın korunması ve yaygınlaştırılmasında Billie Tuck büyük rol oynamıştır. Yıllar boyunca üreticiler standartlara bağlı kalarak daha eğimli kafalı köpeklerin üretimi için çalışmalarını sürdürmüşlerdir.

Kafa yapısındaki bu değişiklik onları bazılarına göre "dünyanın en çirkin" bazılarına göre ise "en güzel köpeği" yapmıştır.

 

Kulaklar

Beyaz Şovalyeye rengi eski bull ve terrierler olarak tanınan Staffordhire Bull Terrier'ler ile çaprazlamalar getirmiştir.

Irk hakkındaki diğer önemli bir gerçek ise 1895'de'de Kral VII. Edward'in kulak kesimini yasaklaması ile ırkın gelişiminin en az bir kaç 10 yıl geri gitmesidir. O güne dek kesilerek dikleştirilen kulaklar meraklılarınca yeniden dizayn edilmek zorunda kalındı. Doğal olarak dik duran kulakların gelişimiyle anılan kişilerin başında yine Harry Monk gelmektedir. Amerika bu değişikliği bu denli kolay kabul etmemiştir. En son 1956'da dik kulaklara uygun standart kabul edilmiştir. 1930'lara kadar kesik kulaklar standart tarafından istenmeye devam edildi.

Renk

Bull terrier tarihindeki başka bir ilginç gelişme de renktir. James Hinks, sadece beyaz köpeklerden oluşan bir ırk yaratmıştı. Bu nedenle o dönemlerde bull terrierlere "Beyaz Kavalye" denilmekteydi. Beyaz köpekler genellikle başlarındaki siyah lekelerle tanınmaktaydı. Kulakların kesilmesinin yasaklanması ve bu günkü alıştığımız oval bull terrier kafa biçimine geçildikten sonra show ringlerinde renkli bull terrierler de görülmeye başlandı. Sadece bir kaç kararlı üretici beyaz köpekleri eski bull-ve-terrierler ile çaprazlayarak renkli bull terrier üretmeyi başardılar.

Renkli bull terrierler başta ciddi itirazlarla karşılaşmışlardır. Çünkü geleneksel üreticilere göre "Beyaz Şovelyenin" renklendirilmesi demek eski melez görünümlü bull-ve-terrierler ile "Bull Terrier'in" aynı köpek olması demekti. Renkli bull terrierin gelişmesinde ve kabulünde önemli bir rolü olan kişi Ted Lyon'dur. Bu gün hiç bir beyaz bull terrier saf beyaz değildir. Tamamen beyaz görünenler dahi aslında renkli bull terrierlerdir. Günümüzün bull terrierleri, diğer renkleri maskeleyen beyaz rengin sonucudur. Bugün en tercih edilen renk kolaylıkla kaybolabilecek bir renk olduğundan kaplan deseni yani brindle'dır.

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol